Seri, King'in yarattığı fantastik bir paralel evren olan orta-dünya'da, hayatta kalmış son silahşor olan Roland'ın, "ilerlemiş" dünyanın kötü gidişatını durdurmak için, varlığın merkezi olan Kara Kule'ye yaptığı tehlikeli yolculuk anlatılıyor. Bizim dünyamıza benzer dünyasıyla, bizim dünyamızdan "çektiği" ve silahşor yaptığı unutulmaz karakterler ile, yüzyılları bulan geçmişi ve ağır ama sağlam işleyen beyni ile Roland Deschain, unutulmaz karakterler arasına çoktan girdi bile.
Zaman ve mekan kavramı tam bir bilmece. Romanda geçen kişiler ise yardımcı kahramandan çok ana kahramana yakın. İlk başta kendi başına çıktığı Kara Kule yolculuğunda yanına bir kaç yoldaş daha edinen Roland çeşitli mekanlardan ve zaman tünellerinden geçerek büyülü ve sıradışı dünyalarda bir çok savaşa girer. Aslında oldukça kararlı bir yapıya sahip olan silahşor bazı yerlerde kendini tutamayacak kadar duygusallaşıyor. Bir çok zorluklardan geçerek kendisini yetiştirmiş, eğitmiş, zeki ve kıvrak bir silahşorun amacıana ulaşması yolunda verdiği savaş ve bu savaşın okuyucuya aktarımı inanılmaz.
Savaş derken sürekli savaşıyor sanmayın. Kitapta arada sırada geçmişe dönerek silahşorun sır olan hayatına bir göz attığımız da oluyor ve böylece yaratılmış kişiliği çözme imkânımız da doğuyor. Okuyucuya azmi ve sabrı gösteren bu roman, zorluklara, tersliklere ve sırlara akılcı çözümler sunarak görüş açısını ileri seviyeye, hayal gücünü ise her zaman zorlayan bir yapıya da sahip aynı zamanda. Okunulmasını şiddetle tavsiye ederim. Bir Stephen King sever olarak değil bir okur olarak size tavsiye ediyorum.
Eğer Eragon/LOTR/Twilight tarzı kitaplardan hoşlanıyorsanız bu seriye başlamanızı tavsiye ederim...